9789756372125, , 127, İstanbul, , 1. Hamur kağıt
Yazar : C.C. De Carbognano İsbn : 9757622184 Sayfa Sayısı : 109 Ölçü : 0 x 0 cm Yayınevi : Eren Yayıncılık
Carbognano, okura yönelik ön sözünde, daha önce
yazılmış bazı İstanbul tasvirlerinin, yanlış ifadelere dayalı olduğu
için, bu kentin özelliklerini yansıtmadığından yakınır ve kent hakkında
kısa, belirgin ve doğru bilgi sunmak gereğini duyduğunu söyler. Nitekim,
yaşadığı aydınlanma çağına uygun olarak yazar, mitolojik tarih
anlayışının önyargılarına başvurmamış, eski eserlerin tasvirleri arasına
sığdırdığı yerel tarih bilgisine, kendinden önceki 'tasvirci'Iere göre,
yeni yaklaşım ve ölçütle güncellik kazandırmıştır. O, doğruluğundan
emin olmadığı bilgileri, 'söylendiğine göre', 'zorla kabul ettirmek
istemem' türündeki bir anlatımla, doğruluğundan emin olduğu bilgilerden
ayrı tutar; bu arada, kısa ve özlü olmak doğrultusunda verdiği söze
uyarak, İtalyan okura hitap eden ama gerektiğinde Osmanlı Devleti'nin o
dönemdeki resmi dilinde kullanımda olan adlandırmaları da,
açıklamalarıyla, atlamayıp, eserini bu dil lehine belli bir sözcük
dağarcığıyla donatır.
Çevirimizde yazarın yöntemine bağlı kalmaya çalıştık: İtalyan okurun
anlayacağı torre (kule); balcone (balkon), ringhiera (parmaklık);
maiolica; mattone crudo (pişmemiş tuğla) gibi terimleri, bu defa Türk
okur için, sırasıyla, minare, şerefe, çini, harman tuğlası şeklinde
çevirdik. Yine, liste di ferro dorato (yaldızlı demir şerit silme),
santuario (ana sunağın bulunduğu yer), vestibolo (giriş, hol) gibi
tanımlamalar, Doç. Dr. Tanju Cantay'ın uyarılarıyla, 'bronz şebeke',
'absis duvarı', 'son cemaat yeri' şeklinde karşılandılar. Bazı
adlandırmalar da, Türkçe ayırtıları aynı olmadığından -bunlar, quaestor
(defterdar karşılığı), praefectus (vali karşılığı), praetor (yargılama
yetkisi olan yüksek görevli karşılığı), magister (usta, üstat, hoca
karşılığı) gibi teknik terimlerdir- Latince yazıldılar. Yazıtların ve
alıntıların çevirilerinde ise, gerektiği zaman özgün metin verilmekle
birlikte, çok defa yazarın yorumu, aynı ayırtıyı korumak amacıyla,
tercih edilmiştir. Böylece, söz gelimi, sikkelerde yer alan 'Sultan-ül
berreyn ve hakan-ül bahreyn es-sultan ibn-üs sultan' yerine, yazarın
anlatımıyla ve günümüzde anlaşılacağı şekilde 'İki cihanın hükümdarı ve
iki denizin imparatoru: İmparatorun oğlu imparator' kullanılmıştır...